Üst Kurul Başkanı Dursun:
Çocukları korumanın yolu medya okuryazarlığı becerisi kazandırmak

 

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, çocukların medyayı doğru anlamalarını ve medyanın olumsuz etkilerden korunmalarını sağlamanın en etkili yolunun medya okuryazarlığı becerisi kazandırmak olduğunu açıkladı.

Medya Okuryazarlığı Ders Programı ve Öğretim Materyalinin yenilenmesi nedeniyle gerçekleştirilen panele, “Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı, RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, Üst Kurul Başkan Vekili Prof. Dr. H. Tahsin Fendoğlu, Üst Kurul Üyeleri Taha Yücel, Ali Öztunç, Nurullah Öztürk, Doç. Dr. Hamit Ersoy, Süleyman Demirkan, Esat Çıplak ve Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin, Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip, Temel Eğitim Genel Müdürü Funda Kocabıyık, Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Dinçer Ateş, Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Bayram Çetin, Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Doç. Dr. Ali Yılmaz’ın yanı sıra Ankara’da medya okuryazarlığı dersi verilen okulların müdürleri, Üst Kurul personeli, öğretmen ve öğrenciler katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Üst Kurul Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, 74 milyonluk Türkiye nüfusunun 11 milyonunu ilkokul ve ortaokul öğrencilerinin oluşturduğunu söyleyerek, çocukların günde ortalama üç saat televizyon izlediğine, ilköğretim çağını tamamlamış bir çocuğun yaklaşık olarak 100.000 kadar şiddet sahnesi ve 8.000 ölüm ya da öldürme sahnesi izlediğine dikkat çekti.

RTÜK tarafından 2013 yılında gerçekleştirilen Türkiye’de Çocukların Medya Kullanma Alışkanlıkları Araştırmasına ve çocukların korunmasına ilişkin AB Mevzuatına da değinen Dursun, çocukların yayınların olumsuz etkilerinden korunması için RTÜK tarafından Akıllı İşaretler Sembol Sistemi, Çocuk Web Sitesi ve İyi Uykular Çocuklar Uygulaması gibi çalışmaların hayata geçirildiğini söyleyerek Medya Okuryazarlığı Dersinin bu çalışmaların en önemlisi olduğunu vurguladı.

Çocukların medyayı düzenli olarak takip eden yetişkinler gibi her gün kitle iletişim araçlarından yayılan çeşitli biçimlerdeki binlerce mesaja maruz kaldığını söyleyen Dursun, “Mesajların böylesine yoğun olduğu gündelik yaşantıları içerisinde çocukların medyayı doğru anlamalarını ve medyanın olumsuz etkilerden korunmalarını sağlamanın en etkili yolu, çocuklara medya okuryazarlığı becerisi kazandırmaktır” dedi.

RTÜK tarafından 2013 yılında gerçekleştirilen Çocukların Medya Kullanma Alışkanlıkları Araştırması bulgularına göre, yeni neslin televizyondan mobil cihazlara doğru eğilim gösterdiğini, çocukların cep telefonu ve tablet gibi mobil cihazlara harcadıkları zamanın giderek arttığını söyleyen Davut Dursun bunun üzerine RTÜK, Milli Eğitim Bakanlığı ve akademisyenlerin işbirliğiyle, 2006 yılından beri ortaokullarda okutulan, kitap, gazete, televizyon, internet gibi araç temelli yaklaşıma ve uygulamadan çok bilgi aktarımına dayanan medya okuryazarlığı ders programının tamamen yenilendiğini söyledi.

Yenilenen medya okuryazarlığı dersinde öğrencilere “medya diyeti” öğretilerek, “Medyanın azı karar, çoğu zarar. Medya Obezi Olmayın” mesajının verileceğini söyleyen Dursun “Yenilenen programdaki uygulamalı etkinlikler kapsamında, 2014-2015 öğretim yılından itibaren medya okuryazarlığı dersini seçen öğrenciler, yazı, ses, görüntü gibi farklı medya biçimlerini kullanarak kendi medya iletilerini üretecek ve bunları “medya okuryazarlığı şenliği, medya okuryazarlığı günü, medya okuryazarlığı fuarı” gibi ortamlarda sergileyecekler” dedi.

Panelde konuşma yapan Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Nabi Avcı ise, medya araçlarının hızla yaygınlaşması, zaman ve mekân sınırı tanımadan hayatımıza germesinin özellikle çocuklarımız söz konusu olduğunda kendilerini daha da tedbirli olmaya sevk ettiğini ve çocuklar için oluşan tehdit algısını izole etmek maksadıyla tedbirler aldıklarını söyledi.

Çocuk-medya ilişkisinde önce oluşan tehditlere baktıklarını ifade eden Avcı “Medyada çocuklarımızın karakter oluşumunu menfi yönde etkileyecek, onların sağlıklı gelişimlerini bozabilecek pek çok unsur olduğunu inkâr edemeyiz. Söz konusu ortamların herkese açık olması ve birbirinden çok farklı kesimlerin karakterine göre şekillenen içerikleri çocuklarımızın zihnine hızla nüfuz edebilmesi bizleri haklı olarak bu konularda hassas davranmaya itiyor.” dedi.

Medyada işin doğası gereği her izleyicinin aynı zamanda bir müşteri, bir alıcı olarak ele alındığını söyleyen Avcı, medyanın zamanın kaçınılmaz bir gerçeği olduğunu vurgulayarak “Ülkede ifade edilebilirliğin en önemli göstergelerinden biride medyadır. Medyanın mümkün ve muhtemel zararlarını öngörürken onun biz zati varlığını tehlikeye düşürecek tartışma ve anlayışlara meydan vermemek zorundayız” dedi.

Konuşmasının devamında medyanın gerekliliğine ve önemine değinen Avcı “Mesele medyanın var olma hakkını savunurken, medya araçlarının kontrolsüzlüğünden ve öz denetim yoksunluğundan doğacak zararları önlemek, bunun bilgisini geliştirmek, bu bilinci ve kültürü yaygınlaştırmaktır” dedi.

Çocukların internet medyası karşısında da savunmasız olduğunu belirterek, çoğu zaman görüntülere yerleştirilen alt metinler ve imaların çocukların masum dünyasını hedef aldığını ifade eden Avcı, şunları kaydetti:

"Yapılan araştırmalar net bir şekilde ortaya koymuştur ki televizyon ve sosyal medya bağımlılığı öğrencilerin okul başarılarını olumsuz etkilemektedir. Okuldan ve arkadaşlarından kopan öğrenciler çareyi ne yazık ki medya ortamlarında kurdukları ağlarda aramakta ve giderek toplumdan uzak düşmektedirler. Toplumdan, arkadaştan ve aileden kopan bireylerin varlığı ise psikolojik bozulmanın yanı sıra sosyal bozulmayı da tehlikeli bir şekilde beslemekte, huzursuz, mutsuz ve sağlıklı iletişim kuramayan fertler, çareyi çatışmada, kavgada, bencillikte, çıkarcılıkta ve giderek ait oldukları dünyadan kopmakta bulmaktadırlar. Bu kopuşun birçok kötü alışkanlığı beslediğini malumunuz."

Avcı, çocukların ve gençlerin medya karşısındaki konumunu belirlerken de diğer başka eğitim çalışmalarımızda da temel felsefenin "Çocukların masumiyetini korumak" olması gerektiğine işaret etti.

Çocukları medya karşısında daha korunaklı kılmanın bir diğer yolunun da onlara medyadan doğru faydalanmanın yollarını öğretmek olduğunu aktaran Avcı, "Medya okuryazarlığı dersi bu amaca hizmet için okutulmalı. Yazılı ve görsel bütün araçlara doğru yaklaşımı temin edecek bir kültürü ve alışkanlığı çocuklarımıza kazandırmalıyız. Medya Okuryazarlığı dersi, öğretim programıyla, ders araçlarıyla, hizmet içi eğitim seminerinden geçmiş öğretmenleriyle daha etkili olarak okutulacak ve inşallah çocuklarımızdan başlayarak ailelere ve oradan bütün topluma yayılan bir bilincin çekirdeğini oluşturacaktır. Bu bakımdan ben bu dersi seçen 4 milyonu aşkın öğrencimize ve onları yönlendiren ailelerine özellikle teşekkür ediyorum" diye konuştu.

Açılış konuşmalarının ardından oturum başkanlığını Milli Eğitim Müsteşar Yardımcısı Doç. Dr. Yusuf Tekin’in yaptığı panelde, Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Nezih Orhon “Eğlence Aracı ve Katılım Ortamı Olarak Medya”, Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ebubekir Çakmak “Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programının Hazırlanmasında Temel Yaklaşımlar ve Öğretim Materyalinin Genel İçeriği” ve Yrd. Doç. Dr. Adnan Altun ise “Bilgi Kaynağı Olarak Medya” konulu sunumlar yaparak yenilenen ders materyalini tanıttılar.

Soru cevap bölümünde bir öğrencinin iletişim Fakültesi Bölümü mezunlarının Medya Okuryazarlığı Dersi vermesi hakkında sorduğu soru üzerine, Üst Kurul Başkanı Dursun, medya okuryazarlığı dersinin formasyon eğitimi almış iletişim fakültesi mezunları tarafından verilmesini benimsediklerini ancak bu konuda karar verme yetkisinin Milli Eğitim Bakanlığına ait olduğunu belirtti. Bir Öğretmenin subliminal mesajlarla ilgili sorduğu bir soruya ise RTÜK Bilgi Teknolojileri Dairesi Başkanı Mahmut Kalkan söz alarak bu tür mesajların tespitinin yapılmasının mevcut teknolojiler ile mümkün olmadığını ancak bu konuda çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti.

Üst Kurul Üyesi Ali Öztunç, Yar. Doç. Dr. Adnan Altun’un sunumdaki iddia niteliğinde haberlerin gerçekliğinin sorgulanabileceği sözlerine dikkat çekerek “Haberler iddia edildi şeklinde veriliyor dediniz, bu şekilde verdikleri takdirde izleyiciyi yanıltabileceğini ifade ediyorsunuz, ancak bu ifadeyi kullanmadığı takdirde de RTÜK açısından problem oluşturacaktır, bu konuyu nasıl anlamalıyız” şeklindeki sorusuna Altun, “Burada kastedilen izleyicinin bu ifadeye dikkat etmesidir, aksi takdirde bu ifade kullanılmamalıdır gibi anlaşılmamalıdır” dedi.

Panelin kapanış konuşmasını yapan Üst Kurul Başkanı Davut Dursun, 6112 Sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunun hazırlanması aşamasında sektör temsilcileriyle yürüttükleri yakın çalışmaya benzer şekilde, medya okuryazarlığı ders programının yenilenmesinde de akademisyenler ve Milli Eğitim Bakanlığıyla uyumlu ve örnek bir çalışma sergilendiğini, böylece ortaya güzel bir sonuç çıktığını vurguladı. Dursun “Medya okuryazarlığını okullardan biraz daha öteye götürerek toplumun bütün kesimlerine yaymayı ve hayatın vazgeçilmez bir sosyal gerçekliği olan medya dünyasından mümkün olduğu kadar daha fazla istifade etmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.( 23 Eylül 2014, Ankara)