ANNE-BABA ve ÖĞRETMENLERE BİRKAÇ SÖZ!

Çocukların kendi problemlerini çözmede öncelikle düşünmelerini ve en doğru kararı vermelerini sağlayacak bir yaklaşıma ihtiyaç vardır. Çocuklar bu gibi hikayeler de, karşılaştıkları problemle nasıl baş edebileceklerini, davranmadan önce nasıl düşünmeleri gerektiğini öğrenirler.

Kitle iletişim araçları karşısında, bireylerin sorun çözme ve karar verme becerilerini geliştirmelerine olanak sağlayan etkinlik merkezli Medya Okuryazarlığı Dersi Öğretim Programı’nın amacı doğrultusunda,

Öğrencilerin kendilerini sunulan çeşitli haberler karşısında nasıl sonuçlar ortaya çıktığını ve davranışlarının nasıl etkilendiğini görmeleri beklenmektedir.

 

Hazırlanmış olan “Mert’in İletişim Serüveni” öyküsün de;

* İletişimin tüm aşamaları hakkında öğrencilerin kendi gözlemleri yolu ile bilgi sahibi olmalarını sağlamak,

* Olumsuz içeriğe karşı öğrencinin kendini koruma mekanizmalarını geliştirmek,

* Bireyin, büyüklerinin yardımı olmaksızın da kendini olumsuz içeriğe karşı koruması amaçlanmaktadır.

Kitle iletişim araçlarından her birinden gelen içeriklerin verimli ve faydalı bir biçimde ilköğretim öğrencileri tarafından kullanılmasını temin etmek üzere hazırlanmış olan bu öykünün eğitsel niteliğini öne çıkartmak öğretmen ve öğrencilerimizin bireysel katkılarına bağlıdır.

 

Öğretmen; İletişim, yaşamın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Hayatın kendisi iletişimle başlar dense yeridir.

O halde, Bu hafta sonunda yaşadıklarınızı iletişim kavramı çerçevesinde proje ödevi olarak hazırlayınız.

Öğrenciler, öğretmenlerinin verdiği ödevi anlamaya çalışmaktadırlar.

Mert de öyle…

Mert: (Odasında yüksek sesle düşünmektedir.) Ne demek şimdi bu! Nasıl yapacağım bu ödevi! Neyse daha çok vaktim var. Yaparım bir şekilde.

Anne: Oğlum! Yemek hazır, hadi anneciğim!

Mert: Tamam anne, ellerimi yıkayıp geliyorum!

Mert ailesiyle yemeğe oturur ve her zamanki gibi gün içinde yaşadıklarını anlatır. Bu sırada Babası, Mert’ e sorar: Bu hafta sonu için ödevin var mı, Mert?

Mert: Şey babacığım! Aslında tam ödev sayılmaz ama öğretmenimiz hafta sonunda yaptıklarımızı ...şey iletişimle yazacakmışız.

Baba: Nasıl yani Mert? Tam olarak ödev konun bu mu?

Mert: Böyle bir şeydi, tam da anlayamadım.

Baba: Yemeğin bittiyse defterini getir, bakalım.

Mert koşarak odasına gider ve defterini getirir.

Mert: Babacığım burada şey yazıyor. “Bu hafta sonunda yaşadıklarınızı iletişim kavramı çerçevesinde yazınız.” Buymuş ödevim. Nasıl yapacaksam! Off…

Anne: Aa.. Bence çok güzel bir ödev, oğlum! Bak, bu hafta sonu seninle birçok şey yapacağız. Bunları iyice gözlemleyip yazarsan ödevini yapmış olursun.

1. Bu ödev size verilmiş olsaydı nasıl yapardınız?

2. Annenin önerdiği yöntemi nasıl buluyorsunuz?

 

 

Mert: Nasıl anne? Tam anlayamadım. Yani günlük tutar gibi mi yazacağım? Yoksa…

Anne: Hafta sonu yaşadıklarını dikkatlice gözlemle sadece!

Mert: Peki anneciğim!

Anne: Mesela bu akşam yemeğini düşünerek işe başlayabilirsin.

Mert kendi kendine düşünmeye başlar. “Ne yaptık ki biz şimdi. Ailece yemeğe oturduk, yemeğimizi yedik, sohbet ettik, babam soru sordu ben cevapladım, ödevimden bahsettik, ee.. bunların iletişimle nasıl bir ilişkisi olabilir? “

1- Mert’in yaptığı gözlemler yeterli mi? Bunları proje ödevini hazırlarken kullanabilir mi?

Ertesi gün olur, Mert, sabah anne ve babasıyla kahvaltısını yaptıktan sonra odasına gider ve kulaklığını takıp müzik dinler. Bu sırada odaya annesi gelir.

Anne: Mert, hadi oğlum, odanı topla! Misafirlerimiz gelecek!

Ancak Mert, o sırada annesini duymamıştır. Daha sonra annesi tekrar odaya geldiğinde Mert’in odasını toplamamış olduğunu görür.

Anne: Mert! Mert! Mert, sana sesleniyorum, oğlum!

Mert, kulaklığını çıkarır.

Mert: Bir şey mi oldu, anne?

Anne: Odanı topla demiştim, misafirler gelmek üzere…

Mert: Duymamışım, müzik dinliyordum da, anne!

1. Sizce burada ne var? (Öğretmen çocukların dikkatini “iletişim çökmesi, gürültü, alıcının genel yapısı” noktalarına çekmelidir.)

2. Burada eğer bir iletişim problemi varsa, bu nasıl giderilebilir?

Mert: Tamam derhal topluyorum, anneciğim!

Anne: Hadi biraz acele et, yavrum! Keşke bu kadar yüksek sesle müzik dinlemeseydin, o zaman beni ilk geldiğimde duyardın!

Mert: Haklısın, anneciğim!

1- Bu olay karşısında annenin yaklaşımı iletişimin tam olarak sağlanması için yeterli midir? Mert ve annesi arasın da iletişim kurulamamasının tek nedeni Mert’in yüksek sesle müzik dinlemesi mi, yoksa Mert, yüksek sesle müzik dinlemese bile yine de iletişimin gerçekleşmesinde sorun yaşanır mıydı?

Akşam babası işten gelir. Mert ve annesi o sırada yemek hazırlamaktadır. Babası heyecanlı bir şekilde mutfağa gelir ve sabah işe giderken yaşadığı olayı anlatmaya başlar.

Baba: Ne oldu biliyor musunuz? Sabah durakta otobüs beklerken, elinde cüzdanla birisi önümden koşarak geçti, ardından genç bir adam “cüzdanım…cüzdanım çalındı” diye panik içerisinde koşarak öndeki adamı kovalıyordu. Bir grup vatandaş da onun arkasından koşuyordu. Biz de ne olduğunu anlamak için merak içinde peşlerine takıldık. Bir anda nasıl olduysa bir karmaşa yaşandı. “Hırsız bu, hırsızı yakaladık” sesleri arasında herkes cüzdanı çalınan gencin üstüne çullandı.

 

Anne: Aaa… hemen uzaklaşsaydın oradan!

Baba: O sırada polisler ve gazeteciler geldi zaten. Polis genci grubun elinden kurtarmaya çalışırken, gazeteciler de bu sırada olayın görüntülerini çektiler.

Mert:  Eee… Baba sonra?

Baba: Daha sonra anladık ki gencin gerçekten cüzdanı çalınmış ve karmaşa sırasında gerçek hırsız da kaçmış.

1.  Buradaki olayı çözümleyiniz?

2.  Bu insan topluluğunun özellikleri nelerdir? (Öğretmen, ‘kitle’ kavramını öğrencilere aktarır.)

Mert ve ailesi akşam yemeğine oturur, bir yandan da haberleri izlerler. Babası ekrandaki haberi görünce sabah yaşadığı olay olduğunu anlar ve der ki:

Baba: Aaa… bakın! Sabah size anlattığım olay haber olmuş.

Mert: Az sonra…diyor baba.

Baba: Biraz sesini açsana oğlum.

Sunucu haberi anlatmaya başlar.

Sunucu: Sayın seyirciler! Sabah saatlerinde Gazi Mustafa Kemal Mahallesi’nde yaşanan bir kapkaç olayını ekranlarınıza getiriyoruz, şimdi. 18 yaşındaki C.K. otobüs durağındaki kalabalıktan istifade ederek bir kişinin cüzdanını çalmaya yeltendi ve bir grup vatandaş hırsızı kovalayarak etkisiz hale getirdi. Polis genci linç edilmekten son anda kurtardı.

Mert: Aaa…baba cüzdanı çalınan aslında hırsızmış! Ama sen bize böyle anlatmamıştın.

Baba: Zaten olay haberdeki gibi olmadı ki! Ben ve duraktakiler gözlerimizle gördük. Genç kapkaççıyı yakalamaya çalışıyordu ama nasıl olduysa o insanlar genci hırsız zannetti ve birden arbede yaşandı. Yani gözlerimle göremesem ben bile inanacağım.

1. Burada ne tür bir iletişim söz konusudur?    

2. Bu olay niçin iki farklı şekilde aktarılmıştır?

3. Olayların aktarılmasında medyanın inandırıcılık sorunu var mıdır?

Pazar sabahı Mert kapıyı açar. Kapıcının getirdiği gazeteleri alır ve kahvaltı masasına koyar.

Anne: Mert, oğlum hadi biraz yardım et, kahvaltıyı hazırlayalım.

Mert: Tamam, anneciğim.

 

Kahvaltıdan sonra gazeteleri okumaya başlarlar.

Baba: Aaa…! Dünkü haber gazetede de yer almış. Bakın ne diyor: “Kapkaç terörü patladı. Utanmaz hırsız cüzdanım çalındı diye feryat etti.”

Mert: Dün televizyonda da buna benzer şekilde vermişlerdi haberi. Değil mi baba?

Anne: Aaa…! Ama bakın bu gazetede şöyle bir başlık var: “Pes doğrusu!

Baba: Bak bu gazete de olayı çarpıtmış.

Anne: Yine hemen manşete bakarak kararını verdin. Ama bak devamında ne diyor: “Cüzdanı çalınan çocuk linç edilmekten son anda kurtarıldı.”

Baba: Bakayım şu gazeteye. Ama manşeti o kadar büyük atmışlar ki insan farklı düşünebiliyor.

1. Burada ne tür bir iletişim vardır?

2. İki farklı gazetede aynı haber neden farklı şekilde yer almıştır?

3. Kitle iletişim araçlarında, haberin veriliş biçimi haberin algılanmasında etkili midir?

4. Kitle iletişiminde kişilik özellikleri haberin algılanmasında önemli midir?

5. “Pes Doğrusu” gibi bir ifadenin tek başına okunması algılama biçimini nasıl etkiler? (Öğretmen kod açımı ve kodlama kavramlarına değinir. Ayrıca öğrencilerden aşağıdaki haber başlıklarını (kodlanmış mesajları) çözümlemelerini (kod açımı yapmalarını) ister.

“Başbakan’ın ayağı kırıldı.”

“Cami yandı/Cami yakıldı.”

Mert, hafta sonu yaşadığı bütün bu olayları düşünür. Artık ödevini yapması için gerekli olan tüm malzemeyi toplamıştır. Ödevini yazmaya koyulur.

Siz de Mert gibi  (İletişim, Gönderici, Alıcı (Hedef Kitle), Mesaj (İleti), Kodlama, Kod açımı, Kitle İletişimi) iletişim kavramlarını kullanarak bir hafta sonunuzu yazınız.

Not: Hikâyenin son parçasında yer alan diyalogu bir gazeteci olsanız nasıl haberleştirirdiniz ve manşete taşırdınız?

EK FAALİYETLER

1.    Aynı olayın farklı biçimlerde yayımlandığı gazeteler sınıfa getirilerek haberin veriliş biçiminin tartışılması istenir.

2.    Öğrencilerden gün içerisinde yaşadıkları herhangi bir olayı ya televizyonda sunmaları ya da gazetede haber yapmaları istenir.

3.    Haberin yanlış anlaşılmasının sebebi babanın kişilik özellikleri mi yoksa gazetenin haberi veriş biçimi midir?

 

Hazırlayanlar

Deniz ÇİMEN - Elif TEKİN - Ferdi YILMAZ - Seda DURMUŞ

 

Resimlendiren

Nilifer BİLGİ